In The Tall Grass (Uzun Otların Arasında) – Stephen King


1512
In The Tall Grass

Yine bir Stephen King eseri ve yine bir hayatta kalma filmi… Stephen King’in ne kadar üretken bir yazar olduğunu zaten hepimiz biliyoruz. Dünyada korku edebiyatının usta yazarı Stephen’ın birçok kitabı film ve dizi oldu. Tıpkı In The Tall Grass gibi…

“Çimenler arasında yürümeye cesaretiniz var mı?”

Netflix’in 2019 yapımı In the Tall Grass (Uzun Otların Arasında), izleyiciyi hem fiziksel hem de psikolojik bir labirente davet ediyor. Stephen King ve Joe Hill’in kısa öyküsünden uyarlanan film, sadece korkutmakla kalmıyor; zaman, mekân ve aklın sınırlarını da sorgulatıyor.

Eğer doğanın ortasında sıkışmış gibi hissettiren, tek mekânda geçen ama bol katmanlı filmleri seviyorsanız; In the Tall Grass tam da sizlik!

In The Tall Grass Konusu

Hamile genç bir kadın olan Becky ve kardeşi Cal, Amerika’nın ücra bir köşesinden geçerken uzun otlarla kaplı bir tarladan gelen yardım çığlığıyla dururlar. Otların arasına girdiklerinde ise işler çığırından çıkar. Çünkü bu otlar sadece uzun değil; aynı zamanda yön, zaman ve gerçeklik kavramlarını da bozan bir yapıya sahiptir.

Karakterler, içeri girdiklerinden itibaren birbirlerini bulamazlar. Sesler yankılanır, zaman döngüleri başlar, geçmiş ve gelecek birbirine karışır. Bir anda birinin birkaç dakika önce söylediği bir cümle, başka bir sahnede haftalar geçmiş gibi yankılanır.

Ve her şeyin merkezinde, açıklanamayan güçlere sahip devasa bir taş vardır.

Söylemeden geçemeyeceğim, film yine başka bir Stephen King eseri olan #1922 ile oldukça benzerlik gösteriyor.

Stephen King Evrenine Yakışır Bir Tuhaflık

Stephen King hayranları için bu film adeta bir “ev hissi” yaratıyor. Mekân küçük, olaylar büyük. Korku doğrudan değil; atmosferik, psikolojik ve sembolik. Tıpkı The Mist, 1922 ya da Gerald’s Game gibi diğer King uyarlamalarında olduğu gibi, karakterlerin iç dünyaları dış korkular kadar önemli.

King’in anlatım tarzına aşina olanlar için dev taşın sembolizmi, otların yönsüzlüğü ve zamanın bükülmesi tanıdık birer motif gibi duruyor. Ancak bu filmde, King’in oğlu Joe Hill’in etkisiyle gençlik dramı, trajedi ve karakter çatışmaları daha belirgin bir şekilde işlenmiş.

Sonuç

In the Tall Grass, sıradan bir “kayıp” hikâyesi değil. O, yönünü kaybetmiş insanların zihninde açılan bir yara gibi. Her karakterin içine düştüğü otlar, aslında kendi içlerinde gizledikleri pişmanlıklar, korkular ve yüzleşmeler.

Eğer kafanızı karıştıran, bitince üzerine uzun uzun düşündüren bir film arıyorsanız; bu film size bolca malzeme sunacaktır.

Stephen King evrenini sevenler, psikolojik korkudan hoşlananlar ve alışılmışın dışında anlatımlara açık olanlar için kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım.

In The Tall Grass – Trailer

https://www.netflix.com/title/80237905

In the tall grass henüz türkçe olarak basılmadı fakat Stephen king ve oğlu Joe Hill imzalı film Netflix’de yayında…


Beğendin mi? Arkadaşlarınla Paylaş O Zaman!

1512
Mustafa Alnıak
Çılgın bir kalabalığın uğultusuna kulak tıkayan, sükunet içinde okudukları ve yazdıkları ile meşgul dost bir yabancı…

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir