“Otopsi” – The Autopsy of Jane Doe (2016): Sessiz Bir Cesedin Anlattığı Dehşet


1536
The Autopsy of Jane Doe

Bazen bir film izlersiniz ve ekranda kıpırdamadan yatan bir cesedin, hayattaki çoğu karakterden daha fazla şey anlattığını fark edersiniz. 2016 yapımı “The Autopsy of Jane Doe”, tam da böyle bir yapım. Tek bir mekânda, yalnızca birkaç karakterle, neredeyse hiç dış müdahale olmadan geçen bu film; adeta seyircinin ruhunu usul usul sıkıştıran, sinir uçlarını usulca uyandıran bir korku deneyimi sunuyor.

Korkunun bağırarak değil, fısıldayarak verildiği bu filmde, bir ceset soğuk masada yatıyor… Ama her kesik, her doku parçası ve her bulgu, karanlık bir geçmişin kapılarını aralıyor. Eğer bir korku filmi sizi sadece izlemekle kalmayıp çözümlemeye zorluyorsa, orada sıradanlıktan çok daha fazlası vardır.

Bu yazıda, “The Autopsy of Jane Doe” filmini sadece bir korku yapımı olarak değil, atmosferik bir gizem olarak da mercek altına alıyoruz. Cesaretin varsa, otopsiye sen de katıl.

Konusu: Bir Ceset Konuşmaz Ama Her Şeyi Anlatır

Her şey, Virginia’da sıradan bir gün gibi başlayan ama tüyler ürpertici bir olayla sarsılan bir evde işlenen toplu cinayetle başlıyor. Evde hiçbir zorlama ya da kavga izi yok, ama içerideki herkes ölmüş durumda. En ilginci ise bodrumda toprağa gömülü şekilde bulunan, kimliği belirsiz genç bir kadının çıplak ve neredeyse zarar görmemiş cesedi: Jane Doe.

Polis bu esrarengiz cesedi, kasabanın tecrübeli adli tıp uzmanı Tommy Tilden ve oğlu Austin’in işlettiği morga getiriyor. İkili, gece vakti bu cesedin ölüm nedenini belirlemek için otopsiye başlıyor. Ancak dışarıdan tamamen sağlıklı gibi görünen bu kadının iç organlarında ciddi travmalar, yanıklar, kırıklar ve garip semboller keşfediyorlar. Her yeni bulgu, Jane Doe’nun başına gelenlerin sıradan bir ölüm vakası olmadığını daha da belirgin hale getiriyor.

Zaman ilerledikçe, morgun içindeki atmosfer değişmeye başlıyor. Radyo kendi kendine frekans değiştiriyor, hayvanlar garip davranışlar sergiliyor, elektrikler kesiliyor ve… ceset yerinden kıpırdamasa da varlığıyla tüm ortamı ele geçiriyor. Ne kadar derine indikçe, o kadar doğaüstü detay gün yüzüne çıkıyor: Jane Doe sıradan bir insan olmayabilir.

Otopsi devam ettikçe baba-oğul hem fiziksel hem psikolojik bir savaşa giriyor. Karşılarında ise konuşmayan ama her hücresiyle mesaj veren bir beden var. Peki Jane Doe kim? Neden hiçbir dış yara izi olmamasına rağmen iç organları paramparça? Ve en önemlisi, morgda gerçekten yalnızlar mı?

The Autopsy of Jane Doe Trailer


Beğendin mi? Arkadaşlarınla Paylaş O Zaman!

1536
Mustafa Alnıak
Bilgisayar Programcısı / 2013'den beri mütemadiyen blogger / Yabancı dizi hastası / Film ve kitapsız yaşayamayan bir blogger.

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir