Tüm Zamanların En İyi 5 Vampir Filmi


268

Sinemanın her çağında vazgeçilmez olan vampir filmleri, sürükleyici hikayeleri ve hayatta kalma konusu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Daha önce sizler için en iyi salgın filmlerini listelemiştik. Şimdi ise tüm zamanların en iyi 5 vampir filmi‘ni listeliyoruz.

Fright Night – Komşum Bir Vampir

Vampirler her şeyden önce bir metafor. Sonsuza kadar yaşamak isteyen insanlara, bunun bedelinin ne olduğunu göstermek için var edildiler. Vampirlere sinemanın bir diğer sürekli yeni hikâyesi gençlikle cebelleşmeyi ekleyince ortaya Fright Night ve sonrasında çıkan pek çok absürt yapım çıkıyor. Popüler çocuklarla ineklerin rekabeti, şov dünyasının sahte ünüyle gözü kamaşmış bir aktör ve her gece bir başka başı dertte hanımefendiyi evinde ağırlayan vampirle; Tom Holland imzalı Fright Night 80’ler sinemasının komedi ve korku anlayışında mükemmel bir örnek.

Byzantium – Bir Vampir Hikâyesi

Neil Jordan’ın yönetmenliğini üstlendiği vampir filmleri arasında Interview With the Vampire (Vampirle Görüşme) daha bilineni olsa da; kan ziyafetlerine yeni bir açıdan bakan Byzantium da övgüyü hak ediyor. Byzantium’un vampirleri kalelerinde kurbanlarını bekleyen zengin erkekler değil; sokaklarda var olabilmek için savaşan kadınlar. Sadece ölmek üzere olan insanların kanını emen genç bir vampirin gözünden anlatılan hikâye, karakterimizin annesine odaklı. Tarihin en eski canavarı vampirlikle tarihin en eski mesleği fahişeliği aynı bedende toplayan Clara, yarı trajik yarı ilham verici hikâyesini izleyicilere iştah açan bir kan festivali eşliğinde sunuyor.

Thirst – Kan Arzusu

Thirst, Güney Kore sinemasının 21. yüzyıldaki yükselişinin öncü isimlerinden Park Chan-wook’un gizli kalmış bir hazinesi. Yönetmenin kurgu odasında başardığı sıra dışı işler her filminde barizken, bir rahiple, kanını içmek için hapsettiği kadın arasındaki vahşet ve erotizm dolu sahneler kesinlikle türün en özgün çekimlerine sahip. Ortaya çıkan yapım ise toplumda tecavüze bakış, cinsiyet rolleri ve cinsiyetçilik üzerine yapılan bir eleştiri olduğu kadar klasikleşmiş bir vampir hikâyesi de sunuyor.

Sangue per Dracula – Blood for Dracula

Vampir filmleri içerisinde pek çok konu bir metafor olarak işlendi. Bu seferki yapım da cinsel özgürlüğün toplumlar üzerinde yaşattığı değişimleri işliyor. Yüzlerce yıl bakirelerin kanıyla genç ve güçlü olan Dracula, artık av bulmakta zorlandığı için geleneksel aile değerlerinin korunduğu Katolik İtalya’ya gitmeye karar veriyor. Vampirin baş düşmanı ise bu sefer elinde kazıklarla peşinde koşmak yerine, yerleştiği köydeki kadınları Dracula’nın kurbanı olmaktan kurtarmayı hedefliyor. Böylece, bahsettiği sorular karşısında nerede durduğu seyircinin ideolojisine göre değişen filmde, kansızlık yüzünden yavaş yavaş yok olan bir Dracula’yla baş başa kalıyoruz.

Daughters of Darkness – Kırmızı Dudaklar

Sinemada çıplaklık ve cinselliğin kabul görüldüğü 70’lere imzasını atan Harry Kümel imzalı Daughters of Darkness, genç görünüşünü korumak için her yıl 800 bakirenin kanında yıkanması gereken bir vampiri konu alıyor. Zaman geçtikçe bakirelere rastlamanın ne kadar zorlaştığından dert yakınan anne vampirin evlatları da, ailecek işlettikleri hotele yeni gelen; birbirlerinden soğuk ve başka aşklara yelken açmaya hazır bir çifte sıcakkanlı bir karşılama yapıyor.


Beğendin mi? Arkadaşlarınla Paylaş O Zaman!

268
Mustafa Alnıak
Bilgisayar Programcısı / 2013'den beri mütemadiyen blogger / Yabancı dizi hastası / Film ve kitapsız yaşayamayan bir blogger.

0 Comments

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir