
Türk edebiyatının unutulmaz isimleri arasında sadece dizeleriyle değil, yaşadıkları aşkla da iz bırakan bir kadın vardı: Tomris Uyar. Öyle bir kadındı ki üç büyük şairin kaleminden dökülen aşkı aynı incelikle taşıdı. Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever, Türk şiirinin mihenk taşlarıydı; hepsi de kelimelerle dünyalar kuran adamlardı. Ama onların kelimelerine asıl anlamı veren, belki de Tomris’in sessiz varlığı, sarsılmaz zekâsı ve içtenliği oldu.
Bu yazı, yalnızca edebi bir aşk üçgenini değil, aynı zamanda modern Türk edebiyatının kalbindeki kadınlardan biri olan Tomris Uyar’ın etkileyici hikâyesini anlatıyor. Aynı zamanda sanat, aşk, kadınlık ve özgürlüğün iç içe geçtiği bir yaşamın izlerini sürüyoruz.
Tomris Uyar Kimdir?
Tomris Uyar, 15 Mart 1941’de İstanbul’da doğdu. Türkiye’nin en önemli öykü yazarlarından biri olan Tomris, yalnızca yazarlığıyla değil; güçlü duruşu, entelektüel derinliği ve kadın kimliğiyle de her dönem ilgi çeken bir figür oldu. Robert Koleji’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde eğitim gördü. Yazdığı öykülerle Sait Faik’i anımsatan sade ama çarpıcı bir üslup geliştirdi.
Ancak onun adını edebi tarihe kazıyan sadece kalemi olmadı. Onun adı, üç büyük şairin ilhamı, şiirlerinin kadını, saf sevdanın simgesi oldu.
Cemal Süreya ve Tomris Uyar
Cemal Süreya, kelimelere âşık bir adamdı ama Tomris’e olan aşkı, dizelerinde dahi taşkın bir tutkuyla yankılanır. Onu ilk gördüğünde söylediği şu söz çok meşhurdur:
“Üvercinka’dan sonra ilk kez bir şiir kadını gördüm.”
Cemal’in şiirlerinde Tomris, hem “kadın” hem de “düş”tür. Onunla yaşadığı kısa ama yoğun aşk, şiirin en kırılgan, en canlı hâllerini doğurur. Ayrılıklar bile Cemal’in dizelerinde anlam kazanır. Ama bu ilişki uzun sürmez; çünkü ikisi de farklı uçların insanlarıdır. Yine de Cemal Süreya, hayatının sonuna kadar Tomris’e dair yazmaktan vazgeçmemiştir.
Turgut Uyar ve Tomris Uyar: Evlilikle Taçlanan Aşk
Turgut Uyar, modern Türk şiirinin en içe dönük ama en derin şairlerinden biridir. Onun Tomris’e duyduğu aşk, yalnızca tutkulu değil, aynı zamanda yıkıcı ve dönüştürücüdür. Tomris Uyar ile evlenen Turgut, onun için en unutulmaz dizelerini yazar. Özellikle “Tütünler Islak” ve “Göğe Bakma Durağı” gibi şiirlerinde Tomris’e duyduğu hayranlık, sevgi ve özlem hissedilir.
Tomris, Turgut Uyar’ın hem eşi hem de en büyük ilham kaynağıdır. Evlilikleri boyunca Tomris, Turgut’un içsel bunalımlarına, duygusal dalgalanmalarına sabırla eşlik eder. Ancak bu aşk da ölümsüz değildir. Turgut’un erken ölümü, Tomris’in hayatında silinmez bir iz bırakır. Onun için söylediği şu söz oldukça etkileyicidir:
“Ben en çok Turgut’u sevdim. Çünkü o bana hep gökyüzünü gösterdi.”
Evli olduğu sırada Cemal Süreya ile aşk yaşayan Tomris Uyar’a aynı zamanda Edip Cansever de aşık olmuş, hatta baş başa oturdukları bir rakı masasında peçeteye “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” yazmıştır. #Wikipedia
Edip Cansever’in Umutsuz Aşkı
Edip Cansever, Tomris Uyar’ı hiçbir zaman elde edememiştir ama belki de bu yüzden onun için yazdığı şiirler bu kadar etkileyicidir. Edip’in aşkı karşılıksız ve kırılgandır. Onun Tomris’e olan sevgisi, bir ağrı gibi şiirlerinde dolaşır. En meşhur örneklerinden biri “Mendilimde Kan Sesleri” şiiridir.
Tomris, Edip Cansever’in aşkına asla karşılık vermez ama hiçbir zaman onu küçümsemez de. Çünkü Edip, Tomris için “en sadık dost”tur. Bu dostluk içinde aşk, kıyıda kalmış ama silinmemiş bir not gibidir.
Aşkın ve Edebiyatın Kesiştiği Kadın
Tomris Uyar’ın hikâyesi yalnızca bir kadının üç adamı etkilemesi değil; bir kadının kendi olarak kalabilmesidir. O, hiçbir zaman bir şairin gölgesinde yaşamamış, her zaman kendi kelimeleriyle var olmuştur. Kadınların sadece ilham perisi değil, yazar, düşünür ve özne olabileceğini edebiyata göstermiştir.
Bu yönüyle Tomris Uyar, sadece bir aşkın değil, bir kadın duruşunun simgesi hâline gelmiştir. Öyküleri hâlâ güncelliğini korur, hayatı hâlâ ilham verir.
Bir Kadın, Üç Şair, Birçok Şiir
Tomris Uyar, üç büyük şairin hayatına giren kadın olmanın ötesinde, edebiyat dünyasında kendi adını kendi emeğiyle kazıyan güçlü bir yazardır. Onunla yaşanan aşklar, Türk şiirinin belki de en unutulmaz mısralarını doğurmuştur. Bu yüzden Tomris, sadece bir isim değil; şiirin içinde yürüyen bir kadın, aşkın adı, sözcüklerin gölgesidir.


0 Comments